Alanzinho-Ivesa


Trabzonspor - Eskişehirspor maçında çok güzel bir fotoğraf ortaya çıktı. Trabzonspor'un bücür Brezilyalısı Alanzinho, Eskişehir'in 2.05 boyundaki dev kalecisi Ivesa pozisyon gereği sık sık karşı karşıya geldi. Bu fotoğrafı ilk gördüğünüzde fotoğrafın photoshoptan geçtiğini düşünebilirsiniz. Ancak Alanzinho'nun 1.64 boyu olduğunu hatırlayınca eminim yüzünüzde bir tebessüm oluşuyor. Sizce Alanzinho burada gerçekten pozisyonun golle sonuçlanmamasına mı üzülüyor? Yoksa Neden benim boyum bu kadar kısa mı diyor? Karar sizin...

De Nigris Flamaları Eskişehir'de


Ankaragücü taraftarı haftasonunda oynanacak Eşkişehir maçına bayrak ve flama götürmeme kararı almış. Geçtiğimiz günlerde kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Antonıo De Nigris'e vefa göstermek isteyen Ankaragücü taraftarı sadece Antonio De Nigris yazan flama asılması kararını verdi. Ayrıca güllerle donatılmış bir De Nigris fotoğrafı da Ankaragücü tribünüde bulunacak.

Emre'den Samimi İtiraf


Fenerbahçe'nin milli futbolcusu Emre Belözoğlu dün düzenlediği basın toplantısında samimi itiraflarda bulundu. Emre günlerdir tartışma konusu olan Hagi mi, Alex mi? sorusuna da içtenlikle cevap verdi. Birçok kişi Emre'nin Alex'i gökleri çıkarıp, Hagi'yi eleştireceğini düşünürken milli futbolcu Hagi'yi daha farklı bir yere koyduğunu söyledi. İki futbolcuyla da oynama şansı bulan Emre "İstatistiksel baktığınızda kesinlikle Alex, ama Hagi çok farklı bir oyuncu. Yan yana oynadığım oyuncular arasında Hagi'yi çok daha farklı görüyorum, bana da çok şeyler öğretti ve kattı" dedi. Emre saha içinde pek sakin ve mantıklı davranışlar sergileyemese de yaptığı bu yorumla kamuoyunun takdirini kazandığını düşünüyorum.

Bütün Takım Büyücüye


İnsanoğlunun en büyük özelliklerinden biri de şudur ki; işler kötü gittiğinde hemen yapıştırılır: Üzerimde büyü mü var? Ülkemizde de büyüye, fallara büyük rağbet vardır. Güzel şeyler duymayı hevesleriz. Kötü şeylere kulak asmazken, güzel şeylerin hemen olması için beklentiye gireriz. Futbolla da oldukça yakın bir ilişki içindedir. Hatta bir keresinde Fatih Altaylı Galatasaray'da yöneticilik yaptığında Kadıköy'de galibiyet alabilmeleri için büyü yaptırdıklarını ancak işe yaramadığını söylemişti.

Konuyu şuraya getireceğim. Trabzonspor'da bu sezon taraftarı hayal kırıklığına uğratan Yattara tedavisi için Belçika'ya gitti. Dedikodulara göre de Yattara form düşüklüğü nedeniyle de büyücüye gitmiş. Konuya Asbaşkan Hayrettin Hacisalihoğlu'nun yaklaşımı ise bir hayli ilginç: "Şayet Yattara, bu büyücü ile düzeliyorsa bütün takımı gönderelim"

Bayan Daiane'den Alex yorumu


Alex De Souza ve eşi Daiane'nin FBTV'de keyifli bir röportajını izledim. Alex futbolla ilgili sorulara yanıt verirken Bayan Daiane'nin de futbolla ne kadar haşır neşir olduğunu yaptığı yorumlarla anlıyoruz. Bayan Daiane ,hatta Alex'in en çok Şampiyonlar Ligi'nde CSKA Moskova'ya attığı golü beğendiğini belirtirken, eşinin yeşil sahada yaptığı yanlışları da açıkça söylüyor: İşte Bayan Daiane'den Alex yorumu: "Alex çok iyi bir futbolcu. Ama bazen kaleye çok yakın olmasına rağmen topu kaleye göndermek yerine pas vermeyi tercih ediyor. Belki kaleye şutu atsa gol olacak"

Anlaşıldığı gibi De souza ailesi futbolla oldukça ilgililer. Bu röportajı izledikten sonra artık Alex'in akşam eve geldiğinde eşiyle futbol tartıştığına daha çok inanıyorum. En azından Alex eşinin eleştirilerini daha samimi bulup dikkate alacağından eminim.

antu.com


Fenerbahçeli taraftarların internetteki kalesi olarak bilinen antu.com, yine ezeli rakipleri Galatasaray'a atıfta bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde Adnan Polat basın mensuplarıyla yaptığı sohbette, Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi için "Gönlüm Beşiktaş'ın kazanmasından yana" şeklinde yaptığı açıklamaya sitenin açılışında tepki gösteriliyor.

Gök'çek' git artık!

Ahmet Gökçek Ankaragücü'ne başkan olduğu gün en çok dikkat çeken açıklaması bana göre şuydu: "Ankaragücü'ne yapacağımız işlerle olağanüstü bir yıl yaşatacağız". Junior Gökçek daha az bir süre geçmesine rağmen verdiği sözleri yerine getiriyor. Hikmet Karaman'la yaşanan olaylar, takımın en popüler isimlerinden Darius Vassel'in otel parasının ödenmeyişi gerçekten Başkent Kulübünde olağanüstü şeylerin yaşanmasına neden oluyor. Ne yazıkki taraftarı ve tarihi güçlü olan Ankaragücü'nde acınacak bir yönetim sergileniyor.


Hagi Oyuna Gelir mi?
Gökçek şimdi de teknik direktörlük görevine Hagi'yi getirmek istiyor. Hatta bazı yönetiiciler konuyu görüşmek için Romanya'ya bile gitmiş. Hagi tabii ki bu son yaşanan olaylardan haberdar değildir. Ancak kendisi teklif aldığında elbetteki Türkiye'deki dostlarına takımda neler yaşandığını soracaktır. Alacağı cevaplar ise kararını vermesine yardımcı olacaktır. Şimdi düşünün bu tabloyu yakından görmeyi bırakın, uzaktan bile duyan Hagi sizce Ankaragücü'nün başına geçer mi? Bence çok zor.

Temizlik Başladı


Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören Denizlispor maçında yaşanan küfürlü tezahuratları kastederek "Bu tribünleri temizleyeceğiz" demişti. Hatta bunun üzerine çarşı grubu da son maçlarda sürekli Demirören'e tepki gösteriyordu. Özellikle Wolfsburg maçındaki tepkiler Demirören'i adeta çileden çıkartmıştı. Demirören de vakit kaybetmeden icraatlara başladı. Aralarında amigo Alen Markaryan'ın da bulunduğu 36 Beşiktaşlı taraftara 1 yıl statlara giriş yasağı ve 2 bin tl para cezası verildi. Anlaşılan Demirören kafayı fena biçimde bu olaylara takmış. Böyle bir cezanın fenerbahçe derbisi öncesinde alınması da bir hayli ilginç. Umuyoruz kriz giderek büyümez.

Sporcunun Gece Hayatı Olur mu?

Kamuoyunda yıllarca tartışılan bir konudur sporcuların gece hayatı meselesi. Kimi eleştirmenler sporcuların gece hayatı merakına ılımlı yaklaşsalar da, çoğunluk bu konuda karşı tarafta duruyor. Özellikle futbolcular konumuzun başında geliyor. Çünkü bu gençleri en çok gecelerde görüyoruz. Aslında olaya şu açıdan bakmak gerekir. Bir futbolcu eğer sportif yaşamını olumsuz yönde etkilemiyorsa sigara da içer, alkol da alır, gecelerde de gezer. Hatta, R.Madrid'in yıldız isimlerinden Guti "Sabah 6'ya kadar diskolarda şimdi olurum, 60 yaşında değil" diyerek gece hayatını savunanlardan biri olduğunu açıkça gösteriyor.


Ülkemize bir göz attığımızda ise Arda, Colin Kazım, Sabri gibi birçok futbolcuyu gecelerde görmemiz mümkün. Sonuçta şunu da düşünmek gerekir. Arda Türkiye'nin en yetenekli futbolcularından biri. Yakışıklı mı yakışıklı. Parası var mı var. Şöhretli mi şöhretli... Ee ozaman Arda bu işin güzel tarafından hiç mi yararlanmayacak. Tabii ki yararlanacak. Ama sorun şu ki, daha 19-20'li yaşlarda trilyonları cebine koyup, lüks arabalara binip bu yükü kaldıramamak. İş böyle olunca da, bir anda unutulanlar listesine dahil oluyorlar. Bunlara örnek verecek olursak; Burak Yılmaz, Gökhan Emreciksin, İbrahim Akın isimleri ilk akla gelenler. Büyük umutlarla transfer edilip sonra ise kariyerine hedefi daha küçük takımlarda devam eden isimler...

Sonuç olarak futbolcular dozunu kaçırmadığı sürece sosyal hayatlarını devam ettirmesi gerektiğine inananlardanım. Bilmem siz de bana katılır mısınız?

Alma Mazlumun Ahını

Ankaragücü Teknik Direktörü Hikmet Karaman bu sabah çok ilginç bir olay yaşamış. Başkent yönetimi Hikmet Karaman'dan habersiz antrenman saatini değiştirmiş. Karaman da antrenman sahasına geldiğinde kimseyi görememiş. Belli ki Ankaragücü yönetimi Hikmet Karaman'la yollarını ayırmaya karar vermiş. Duyumlara göre de sözleşmedeki ağır maddeler nedeniyle de Hikmet Karaman'ı gönderememişler. Dolasıyla yönetim böyle bir yönteme başvurarak Hikmet Karaman'ı istifaya zorluyorlar. Gerçekten Hikmet Karaman adına üzücü bir olay...


Ancak şunu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Yaklaşık bir hafta önce Gençlerbirliği Teknik Direktörü Thomas Doll bir basın toplantısı düzenleyerek Hikmet Karaman'ı sert bir dille eleştirdi. Hikmet Karaman için benim yerimde gözü var diyen Thomas Doll, Hikmet Karaman'ın kulüp başkanı İlhan Cavcav'la görüşmesini etik bulmadığını söyledi. Haksız da değildi Alman çalıştırıcı. Şimdi bu olayları görünce de şunu düşünmeden geçemiyoruz. Boşuna dememişler alma mazlumun ahını diye...

Devler Servet Peşinde


Türk Futbolunun belki de zaman geçtikçe en çok deneyim kazanan futbolcuların başında Servet Çetin geliyor. Fenerbahçe'deyken bir Shevchenko faciası yaşayan ve kısa süreli bir Sivas macerasının ardından yolu Galatasaray'a düştü Servet'in... Sarı-Kırmızılı camiada oynadığı futbolla futbol otoritelerini şaşırtan Servet'in bundan sonraki hedefi de Avrupa'da oynamakmış. Servet'in menajeri yaptığı açıklamada Liverpool, Arsenal, Bayern Münih gibi Avrupa'nın önde gelen yıldız futbolcunun peşinde olduğunu söylemiş. Tabii menajer haklı olarak futbolcusunu daha fazla paraya satabilmek için bu iddiaları ortaya atıyor. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, hangi Türk futbolcusu Avrupanın önde gelen takımlarında bulunuyor? Cevap: Hiçbiri... En çok güvendiğimiz futbolculardan Tuncay'ın bile ne sıkıntılar yaşadığını görüyoruz. Bu nedenle yarın yine gazetelerimizin spor sayfalarında "Avrupa'nın Devleri Servet'in Peşinde" diye haberler okuyacağız. Yine transfer sezonu geldiğinde Servet ya Galatasaray'la sözleşmesini uzatacak ya da Avrupa'nın sıradan takımlarından birine transfer olacak. Umuyoruz biz söylediklerimizde yanılırız ve Servet de burada adı geçen takımlardan birine transfer olur.

Gole ''Yabancı'' Kaldık


Süper ligde 11. hafta geride kalırken dikkat edilmesi gereken bir konu var ki, Türk futbolundaki yabancılaşma her geçen gün daha da artıyor. Ülkemizde dünyanın dört bir yanından gelen futbolcular top koşturuyor. Büyük kulüpler yabancı futbolcu için yüksek ücretleri gözden çıkarırken Anadolu takımları bu konuda daha mütevazi olmak sorunda kalıyorlar. Makukula, Nonda, Alex, Kewell, Colman, Mendoza gibi oyuncuların ortak özelliği ise gol krallığı yarışında rekabet içinde olmaları. Ligde gol krallığı yarışında ilk 10'a baktığımızda ise sadece 1 Türk futbolcunun adı geçiyor. O da Gençlerbirliği formasıyla ağları 5 kez havalandıran Mustafa Pektemek...

İşte Süper Ligdeki Gol Krallığı Sıralaması;

1. Makukula (Kayserispor) 8 gol
2. Nonda (G.Saray) 7 gol
3. Julia Cesar (G.antep) 6 gol
4. Alex De Souza (F.Bahçe) 5 gol
5. Moritz (Kasımpaşa) 5 gol
6. Mendoza (Diyarbakır) 5 gol
7. Carlos Eduardo (Gençlerbiriği) 5 gol
8. Colman (Trabzonspor) 5 gol
9. Kewell (G.Saray) 5 gol
10. Mustafa Pektemek (Gençlerbiriği) 5 gol

Yaprak Dökümü


Fenerbahçe'de yaprak dökümü erken başladı. R.Carlos ve Deivid, Sarı-Lacivertli takıma veda etme hazırlığı yaparken bu kez de Daniel Güiza Türkiye'de mutsuz olduğunu belirterek ayrılık sinyalleri vermeye başladı. Daniel Güiza Fenerbahçe'ye 14 milyon euro gibi rekor sayılabilecek bir ücretle transfer oldu. Ancak omzundaki apoletleri oldukça yüksekti. İspanya gol kralı ünvanı ona epeyce kredi sağladı. Fenerbahçe yönetimi basit bir mantık yürüterek Henry, Nistelroy, Etoo, Kanoute, Raul gibi yıldızların olduğu bir ligde Güiza gol kralı oluyorsa bu adamın kumaşı iyi dediler ve "Okçu" lakaplı golcünün arkasında durdular.


Güiza'nın Fenerbahçe'deki ilk yılı tam anlamıyla fiyaskoydu. Attığı değil kaçırdığı gollerle sürekli gündemdeydi. Taraftarın da sabrı kalmadı. Nede olsa Kezman'dan dilleri yanmıştı bir kere. İspanyol golcü bu yıl da geçtiğimiz yıldan farklı bir görüntü çizemedi. İlk maçta Denizli ağlarını 2 kez sarsıp geçmişteki kötü izleri silmeye çalışırken tekrar duraklama dönemine girdi.


Anlaşılan İspanyol golcü de Fenerbahçe'den umudunu kesmiş. Türkiye'den ayrılmak istediğini de açıkça dile getiriyor. Ancak şu da bir gerçekki; Güiza bu performansıyla hangi takımda oynamayı planlıyor. Fenerbahçe'de Semih'in olmadığı bir dönemde bile Daum tercihini forvet olmayan Kazım'dan yana kullanıyor. Fenerbahçe'de bile kadroya giremeyen Güiza'nın Avrupa'da şansı oldukça az. Bu nedenle Güiza bu tür açıklamaları yaparken biraz daha düşünmeli...

Hangisine İnanalım?


Roberto Carlos'un Fenerbahçe'den ayrılması, Sarı-Lacivertli kulübe gelişi kadar olaylı oluyor. Önceden ha geldi geliyor, ha şimdi gelecek yada Carlos haftaya kesin geliyor haberleri gazete manşetlerini günlerce süslemişti. Gerçi Carlos geliyor bırakın da okadar olsun diyenler de vardır aramızda. Carlos Türkiye'ye geldi. Sempatik tavırlarıyla taraflı tarafsız birçok kişinin beğenisini kazandı. Artık veda vakti geldi. Fakat bu konu hakkında Türk basınında aylardır süren bir polemik yaşanıyor. Carlos ne zaman gidecek? Carlos genelde ayrılık kararını Brezilya ve İspanya basınına verdiği röportajlarda sık sık dile getirmişti. Çoğu zaman da Ocak ayında ülkesine dönmek istediğini belirtmişti. Carlos geçtiğimiz gün Brezilya'da yayın yapan Record Radyosuna açıklamalarda bulunmuş. Carlos'un bu röportajı da tabii ki Türk basınında geniş yer buldu. Bu haber Türkiye'nin 2 prestijli kurumunu ise karşı karşıya getirdi.



Şansal Büyüka yönetimindeki www.maraton.com.tr Carlos ile ilgili haberde "CARLOS AÇIKLADI: DEVRE ARASINDA GİDİYORUM" başlığını kullandı. Haberde Brezilyalı yıldızın ocak ayında ülkesine döneceği ancak Brezilya'da hangi takıma gideceği konusunda karar veremediği belirtiliyor.


Türk basının bir diğer büyük kurumu NTV'de ise haber şu başlıkla verildi: "CARLOS KARAR AŞAMASINDA"... Haberde Carlos'un Sarı-Lacivertli takımda kalıp kalmayacağı konusundaki son kararını salı günü açıklayacağı belirtiliyor.

Türk sporunun bu iki önemli kurumu anlaşılan o ki Carlos nedeniyle karşı karşıya kalmış durumda. Bu durumda şu soruyu soruyoruz: Hangisine İnanalım?

Karaman'ın Koyunu Sonra Çıkar Oyunu


Sezon başında Thomas Doll'un adı Gençlerbirliği ile anılmaya başladığında heyecan duymaya başlamıştım. Başkent ekibinin başına geçtiğinde İlhan Cavcav'ın emekliliği öncesi en önemli işlerden birini gerçekleştirdiği ise açıkça ortada.. Ancak Alman Teknik adam Türkiye'de vaktini takımına harcamak yerine farklı şeylerle uğraşmak zorunda kalıyor. Thomas Doll'ün dediğine göre Ankaragücü'nü çalıştıran çakma Fatih Terim olan Hikmet Karaman'ın kendi yerinde gözü varmış. Hikmet karaman hatta bu konuda başkan İlhan Cavcav'la konuşup takımı 7.bitirme sözünü bile vermiş. Thomas Doll yaşanan olaya çok üzüldüğünü ve bu durumun hiç de etik olmadığını söylüyor. Hikmet Karaman birçok Anadolu takımını çalıştırmış bir isim. Anlaşılan Gençlerbiriği'ni de kariyerine dahil etmek istiyor. Türkiye'ye Thomas Doll gibi iyi bir isim gelmişken neden başka bir isim çıkıyor da bu tür şeylere sebep veriyor anlamak mümkün değil.



Umuyoruz Alman Teknik adam bu tür haberlerden bunalıp da Türkiye'ye veda etmez.

Fark Var


Beşiktaş'ın Almanya'da 1 puan alması sanırım biraz fazla abartıldı. Hemen hesaplar yapılmaya başlandı. İçerde Wolfsburg ve CSKA'yı yenecek ve 7 puanla gruptan çıkılacak. Mustafa Denizli'den de bunun teyidi alınınca siyah beyazlılar galibiyet parolasıyla sahaya çıktı. Ancak bu gece bir terslik vardı. Taraftarlarda öyle coşkulu değildi. Sanki kötü bir şey olacağını önceden tahmin etmişlerdi. Nitekim de korkulan oldu ve 3-0'lık skor Beşiktaş'ın umutlarını tüketti.



Aslında bu sonuca çok da şaşırmamak gerekiyor. Wolfsburg'un ve Beşiktaş'ın ilk 11'lerine bakınca bu farkı herkes rahatlıkla görecektir. Beşiktaş'ın Ekrem, İbrahim Kaş, Uğur İnceman, Serdar Özkan, Hakan Arıkan gibi oyuncularla Şampiyonlar Ligi'nde başarı yakalaması ne kadar mümkündür. Diğer tarafta Wolfsburg'un kadrosuna baktığınızda Benaglio (İsviçre Milli Takımının kalecisi), Obafemi Martins bu yıl Newcastle'dan 10 milyon euro'ya transfer edilmiş. Yani Beşiktaş Tabata için 10 milyon euro verirken Wolfsburg ise aynı paraya Martins'i transfer ediyor. Dzeko ve Misimoviç Bosna Hersek Milli takımının yıldız isimleri. Ricardo Costa ise Porto'nun Şampiyonlar Ligi Kupasını kazandığı kadroda yer alan tecrübeli bir isim. Kadrodaki fark böyle olunca skor tabelasındaki 3-0'ı da doğal karşılamak gerekiyor sanırım.


Ayrıca Dzeko ve Misimoviç'i izleyince şunu düşünmeden de geçemiyorum. Son yıllarda Avrupa'nın futbol olarak yükselen değeri şüphesiz Bosna Hersek. Milli takımda oynayan futbolcuları ise Avrupa'nın köklü takımlarında forma giyiyor. Ülkemize baktığımızda ise 4 büyük takımda 1 Boşnak futbolcu bile göremiyoruz. Umuyoruz futbolu günden güne gelişen Bosna Hersek'in iyi isimlerini de Türkiye'de izleme şansımız olur.

Tebrikler Fenerbahçe!


Kurumsal yapısıyla diğer takımların bir adım önünde olmayı başaran Fenerbahçe örnek bir davranışa daha imza attı. Sarı-Lacivertli kulüp Galatasaray maçında sahaya yabancı madde atan kişileri tespit ettiklerini ve bu 8 kişiyi stada almayacaklarını açıkladı. Bilindiği gibi sahaya yabancı madde atan taraftarların sayısı gittikçe artıyor. Federasyon da bu durumda kulüplere saha kapama yada para cezası veriyordu. Ancak ilk kez Fenerbahçe taraftarın yapmış olduğu bu olumsuz davranışa tepki gösterdi. Fenerbahçe'yi yapmış olduğu bu örnek davranıştan dolayı kutlamak gerekiyor ve diğer kulüplerin de bu durumu örnek almasını diliyoruz.



Hakan Şükür'ün Mirası...


İngiliz theoffside.com adlı internet sitesi, son 9 yılda İtalya Ligi Seri A takımlarına transfer olmasına rağmen başarısız olan, onların deyimiyle de "balon transferlerini" yazmış. Listede bizim Hakan Şükür de yer alıyor. Tabii bu haberi atlamayanlar hemen konuyu forumlara taşımış. Adı çıktı ya bir kez "Torinolu Şaban" diye herkes ordan vurmaya çalışıyor. Ancak Hakan Şükür'üeleştirenler bazı konulara da dikkat etmeleri gerekiyor. Hakan Şükür'ün yurt dışında başarılı bir performans sergileyemediği açıkça ortada ama şu da bir gerçekki Hakan Şükür Türk futboluna damga vurmuş yaşayan bir efsanedir. İsterseniz Türk futbolunun "Kral" lakaplı futbolcunun kariyerine bir göz atalım:

Türkiye Ligi'ndeki kariyeri:
Hakan Şükür rakip filelere gönderdiği 249 golle Türkiye ligi tarihinde en fazla gol atan ismidir. 3 kez gol kralı olan Hakan Şükür, 3 kez de asist kralı olmuştur. Türkiye Ligi tarihinde 8 kez de şampiyonluk yaşamıştır. İlginçtir ki kariyeri boyunca da sadece 1 kez kırmızı kart görmüştür.

Türk Futbol Tarihindeki Kariyeri:
Hakan Şükür; hem Galatasaray'ın, hem Türk Milli Takımı'ın, hem Türkiye Ligi'nin, hem de Türk Futbol Tarihi'nin en fazla gol atan futbolcusudur. Ayrıca dünyanın en çok gol atan Türk futbolcusudur. Kariyerinde attığı 395 golle Dünyanın en çok gol atan Türk futbolcusudur.

Milli Takımdaki Kariyeri:
Hakan Şükür 85 yıllık milli takımın tarihinde en fazla gol atan futbolcudur. 112 kez Ay yıldızlı formayı giyen Hakan Şükür Dünya Kupası Finalleri'nde Türkiye'nin Güney Kore ile yaptığı üçüncülük maçında, maçın başlama vuruşundan 9 saniye sonra attığı gol, Dünya Kupaları'nda atılan en erken gol olarak tarihe geçmiştir.

İngiliz internet sitesinin haberini okuyup Türk futbolunun yaşayan efsanesini tartışmadan önce sanırım bunları da dikkate almak gerekiyor. Hakan Şükür bir bakıma da kendini eleştirenlere kariyeriyle cevap veriyor.

Güler misin, Ağlar mısın?


İstanbul'da hava soğuk. Bu nedenle de eve tıkılı kalıyor insan. Televizyonda da Kayserispor - Fenerbahçe maçı başlamak üzere. Sıcacık evinde oturup çekişmeli olacağını tahmin ettiğimiz maçı takip etmek en doğru karardı sanırım. Maç başlıyor. Ancak o da ne! Tribünlerdeki seyirci sayısı oldukça az. Türkiye'nin en modern 3 stadından biri Kayseri'deki Kadir Has Stadı. Geçen yıl yapımında astronomik paralar harcandı. Ayrıca takım da üst sıralara oynuyor. Gerçekten bu Kayseri halkını anlamak mümnkün değil. Neyse biz maça bakalım. Fenerbahçe'nin derbi sonrası nasıl bir sonuç alacağı merak konusu... Çünkü Sarı-Lacivertliler genelde kazandıkları bir derbi sonrasında sahadan başları dik ayrılamıyor. Ancak 20.dakikada geçtiğimiz hafta Arda'nın "adam ol" dediği Chiristian Baroni kaleye yaklaşık 40 metreden öylesine vuruyor. Birde ne görelim! Kayserispor'un kalecisi Souleymanou topu tutup içeri atıyor. Hatta pozisyondan umudu kesen Ligtv yönetmeni de pozisyonu değil Christian'ı ekrana seçiyor. Sonra bir de bakıyoruz hakem santrayı göstermiş. Pozisyonun tekrarını izliyoruz ki, buz gibi gol. Aklımıza hemen Souleymanou'nun Denizlispor'daki günleri geliyor. Galatasaray'la oynanan maçta da topu tutup sonrada Servet'in önüne bırakmıştı.
Fenerbahçe bu ilginç golle üstünlüğü ele alıyor. Ancak şans insana her zaman gülmez diye boşuna dememişler. Geçtiğimiz hafta Keita'yı yaka paça yere indiren ve Fildişili oyuncunun atılmasına neden olan Carlos bu kez aynı numarayı Cangele'ye yapmak istedi. Ama Cangele çetin ceviz çıkınca hakem penaltı noktasını gösterdi. Sonuç 1-1.

Fenerbahçe yine Alex'in olmadığı bir haftayı da hasarsız kapatamadı. Teknik direktör Daum sanırım bu durum üstüne daha fazla kafa yoracaktır.

Denizli Bahane mi Arıyor?



Beşiktaş-Ankaragücü maçı bitmiş. Siyah-Beyazlı futbolcular çok şükür bu haftayı da 3 puanla kapattık diyor. Tribündeki bir taraftarda yanındakinin kulağına eğilerek "çaktırma sessiz sessiz geliyoruz" diye fısıldıyor. Mustafa Hoca bu galibiyetin kendisini bir nebze de olsun rahatlatacağını düşünürken bir anda lig tv mikrofonlarının önünde buluyor kendini ve sert bir dille federasyonu eleştiriyor: "Biz bu maçı cuma günü oynamak istedik. Çünkü, önümüzde gruptaki en ciddi rakibimizle oynayacağımız maç var. Federasyonumuzun ilgili birimlerinden bize yardımcı olmalarını istedik" dedi.

Mustafa Hoca'yı ne zamandır böylesine kızgın görmemiştik. Ancak Mustafa Hoca bu kadar veryansın ederken şunu da bilmesi gerekir ki, salı günü karşılaşacakları Wolfsburg da kendi ligindeki maçını Beşiktaş'tan sadece 3.5 saat önce oynadı. Wolfsburg'un uçak yolculuğu yapacağını da düşünürsek Mustafa Hoca'nın okadar panik olmaması gerektiğini söyleyebiliriz.



Ancak şunu da düşünmeden geçemiyoruz. Acaba Mustafa Hoca olası bir Wolsfburg mağlubiyetine şimdiden bir bahane mi arıyor. Hani olur da Wolfsburg karşısında beklenmedik bir sonuç çıkarsa (ki bu çok mümkün) "Ben size demiştim. Takımım yeterince dinlenemedi. Bu mağlubiyetin sorumlusu federasyondur" derse hiç şaşırmamak gerekir.